Yaşar Erdinç Eğitici Bülten Serileri - 2

 




Merhabalar;

 

Dr. Yaşar Erdinç Hoca’nın eğitici bültenleri okumalarına devam ediyorum. Bugün 27 Eylül 2015 tarihli bülteninden çıkardığım notları sizlerle paylaşıyorum.

 

💧Yaklaşık 8 yıl önce de Dünya ve Türkiye’de yine bugüne benzer konuların konuşulduğunu görüyoruz. ABD Merkez Bankası FED enflasyonla mücadele kapsamında faiz artırımı eşiğinde, buna karşılık Dolar / TL kurunda yaşanan etkiler vb. senaryolar..

 

“… Acaba; ABD Merkez Bankası FED Ekim ayında faiz artırır mı ” endişesini doğurunca dolar diğer paralara karşı değer kazandı. TL de bundan nasibini alarak bayramın ilk gününde yeni bir tarihi rekor kırdı ve 3.0753 seviyesini gördü."

 

“… Geçen Perşembe günü, güçlü ABD verileri sonrasında Dolar/TL kurunun 3.07’yi geçmesi sonrasında Yellen’in enflasyondaki artışın çok yavaş olacağını
söylemesiyle dolar tekrar 3.03-3.04 civarına geriledi. Sonuç olarak ABD’de bu yıl içinde faiz artışının geleceğine ilişkin beklentilerin güçlü olduğunu ve Yellen’in konuşması sonrasında da piyasanın bu gerçeğin farkında olduğunu belirtelim.”

 

💥Yaşar Erdinç Hoca tam bu noktada bizlere “Eğitici Bilgi sunuyor; Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi”

Günümüzde yaşadığımız faiz / enflasyon konusunu da aklımızda tutalım ve yıllar öncesinden Yaşar Hoca’nın neler dediğine bir bakalım;

❗“… İktisat derslerinde enflasyonu şu şekilde anlatırız; bir ülkede enflasyonu belirleyen iki temel faktör vardır. Birisi maliyet enflasyonu diğeri de talep enflasyonudur. Eğer üreticilerin girdi maliyetleri (hammadde, işgücü vs) artıyorsa, üretici fiyatları (ÜFE) yükselir ve bu da tüketici fiyatlarını (TÜFE)
yükseltir. Bu durum, maliyet enflasyonudur. Talep enflasyonu söz konusu oluyorsa, ürün fiyatları düşmese bile tüketicinin harcamalarını artırması
nedeniyle oluşan talep baskısından bahsediyoruz. Tersine tüketiciler harcamalarını azaltırlarsa aynı fiyat seviyesinden daha az talep olduğu için fiyatların gerilediği görülür.

Her ne kadar ekonomi öğrencilerine maliyet enflasyonu ve talep enflasyonu ayrımı yapsak da işin özüne baktığımızda sadece talep enflasyonu vardır.

Her mal için bir piyasa vardır. Örneğin fındık piyasası, döviz piyasası, pamuk piyasası, Iphone piyasası vs... Herhangi bir ürün piyasasında eğer fiyatlar artıyorsa, o piyasada talep arzdan fazladır (ya talep yükselmiştir, ya da arz azalmıştır.)

Okuyucunun Notu: Tam bu noktada Araba piyasasında yaşanan arz eksikliği ve güçlü talep etkisi ile yaşanan fiyatlamalar..

❗Şu an ülkemizdeki girdi maliyetleri içinde en büyük payı dolar/TL kuru oluşturmaktadır. Dolayısıyla dolardaki artışlar üreticilerin fiyatları artırmasına
neden olmaktadır ve biz buna maliyet enflasyonu diyoruz. Ama işin aslı döviz piyasasıdır. Bu piyasada dolara olan talep arttığı için dolar yukarı gitmekte ve
maliyet enflasyonu denilen olgu oluşmaktadır. Demek ki aslında maliyet enflasyonu dediğimiz şey, dolaylı bir talep enflasyonudur. Dolara olan talep azaldığında, maliyet baskısı ortadan kalkar.

Eğer ortada doların artışı nedeniyle bir maliyet baskısı söz konusu oluyorsa, Merkez Bankası bunu nasıl önler? Cevap, dolara olan talebi azaltmasıdır. Bunu
nasıl yapar? Elbette ki en güçlü silahı faizdir ve faizi artırır veya artıracağına dair sinyal verirse, dolara olan talebi azaltarak maliyet enflasyonuna darbe vurur.

Peki, Merkez Bankası dövizin artmasına neden olan dış faktörleri etkileyebilir mi? Dış faktörler üzerinde kontrol gücü var mıdır? Cevap: Hayır. Yani bizim Merkez Bankamız FED’in politikalarını belirleyemez. Daha önce FED para basarken ülkemize gelmiş olan dolarlar çekip gidiyorsa, tek silahı faizdir. Ya da çok çok güçlü rezervleri olmalı ki; serbest piyasada dolara olan talebe karşılık olarak dolar arzı sağlayabilsin. Güçlü döviz rezervlerimiz olmadığını biliyoruz. Olsa bile uzun vadede sürdürülebilir olmaz. Çin’in bile 250 milyar doları kaçınca, o kadar güçlü rezervleri olmasına rağmen devalüasyon yapmak zorunda kaldığını hatırlayalım.”

 

Yaşar Erdinç Hoca yıllar öncesinde Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisine dair net bilgiyi biz okuyuculara vermiş. Günümüzde yaşadığımız yüksek enflasyon / yüksek döviz kuru sarmalını düşünelim.

 

💧Yaşar Hoca ABD, Avrupa, Çin ve Türkiye beklenen veriler ile ilgili yorumlarını yaptıktan sonra Dolar / TL kuru için kısa ve orta vadeli tahminlerini dile getirmiş.

Dolar / TL kuru için Orta ve Uzun Vadeli Tahmininde 2015 Seçimleri ve sonrasına dair yazdıkları günümüze de ışık tutabilir. Neden derseniz önümüzde yine seçim var, tek başına hükümet devam mı yoksa koalisyon mu olur, yapısal reformlar, Avrupa Birliği düzenlemeleri, Hukukun üstünlüğü, Merkez Bankası özerkliği vs vs aynı konular yine gündemde…

Tarih gerçekten tekerrürden ibaret veya Coğrafya kaderdir, hangisi duruma uygun düşer bilemedim.

“… Dolar/TL kurunun aşağı yönlü orta ve uzun vadeli trende başlaması için öncelikle;

ABD Merkez Bankası FED’in ilk faiz artışını yapmış olması ve ondan sonraki yol haritasını vermesi gerekiyor.

Seçimden sonra güçlü bir hükumetin (Tek parti veya Koalisyon) kurulması gerekiyor. Koalisyon ekonomiye zarar verir diyenler, 1 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon olasılığının güçlendiğine dair beklentiler ortaya çıktığında doların ve borsanın nasıl bir performans sağladığına bakmalılar.

Önemli olan güçlü bir hükumettir.

Güçlü bir hükumetin kurulması durumunda ilk el atılacak şey yapısal reformlar olmalıdır.

Avrupa Birliği normlarının güçlendirilmesi, ilişkilerin düzene sokulması, hukuki ortamın gerçek adaleti sağlayacak şekilde düzenlenmesi ve keyfi uygulamaların bitirilmesi çok büyük katkı yapar.

Seçim sonrasında Merkez Bankası üzerindeki baskının kalkması, özerkliği ve kredibilitesi konusunda olumlu gelişmelerin olması çok önemlidir.”

 

💧Yaşar Erdinç Hoca bültenin devamında teknik analiz, kısa vadeli alım / satımlarla ilgili bilgiler vermiş. Teknik Analiz ve kısa vadeli alım /satımlarla ilgilenmediğim için buraya sadece kendisinin paylaştığı şu satırları bırakıyorum;

“…Aslında bilimsel çalışmalar şunu söylüyor; Kısa vadeli alım-satımlarla borsada zengin olunmaz. Kişisel olarak da aynı görüşü paylaşıyorum…”

 

🔅Yaşar Erdinç Hoca Kısa ve Orta Vadeli Hisse Seçimi Eğitimi verirken dahi Temel Yapısına bakılmasını şart koşmuş.

Kısa / Orta Vadeli Hisse seçimlerinde Satış / Karlılık, Maliyet Kalemleri, Piyasa Değeri / Karlılık ve F/K ve PD / DD ilişkisi ve gelecek beklentilerine değinmiş ve hisse bazlı yorumlamış.

 

Hemen araya kısa bir eğitici bilgi sıkıştırmış;

“… PD/DD: Bir şirketin piyasa değerinin özvarlıklarının kaç katına denk geldiğini gösterir. F/K: Bir şirketin piyasa değerinin, yıllık karının kaç katı olduğunu gösterir.”

 

🔈Burada Tat Gıda kısa ve orta vadeli olarak incelenen hisseler arasında. Dikkatimi çeken nokta;

“… Tat gıda’nın gelirlerinin önemli bir bölümü de faize gidiyordu. Et bölümü satılınca genel olarak satışların maliyeti düştü. Gelen para ile banka borçlarının önemli bir bölümü kapatılınca esas faaliyet karı da hızlı bir şekilde
artmaya başladı. Ayrıca gelen paranın bir kısmı ile de kar marjı yüksek olan süt ürünleri alanına yatırım yapmaya başladı…”

Tat Gıda 2015 yılında süt ürünlerine yatırım yapmaya başlarken, 2021 yılında ise süt ve süt ürünleri iş kolundan tamamen çıkmıştır. Buraya not düşelim.

 

❗❗❗Yaşar Erdinç Hoca Eğitici Bülteninin Sonunda “Uzun Vadeli portföy oluştururken nelere dikkat edeceksiniz?" diyerek bizlere çok güzel bilgiler vermiş;

 

“…  Uzun vadeli portföye dahil edilen hisseler uzun süre yatay gidebilir. Çünkü genellikle yatırım yapan ve ileride satışlarını ve karlarını artıracak şirketlerin kısa vadede karları düşük kalabilir veya zarar bile edebilirler.

 

Yatırımcılar uzun vadeli portföy oluşturmaya başladıklarında, diğer hisselerin yükseldiğini görüp “benim hissem niye gitmiyor” diye hayıflanırlar. Bu durum onların yatırımcı değil, hala günlük al-sat’çı olduklarını gösterir.

 

Uzun vadeli yatırıma giren yatırımcı alımlarını aylara yayar, istikrarlı bir şekilde her ay belirli bir miktar (lot veya parasal olarak) alım yapar.

 

Uzun vadeli yatırımcı için fiyatın hiçbir önemi yoktur. Önemli olan konu şirketin hikayesinin değişip değişmediğidir. Fiyat düştüğünde daha ucuza alma imkanı doğduğu için sevinir.

  

Uzun vadeli yatırımcı toplamakta olduğu hisselerin ileride hangi seviyeye kadar yükselmesi gerektiği konusunda değerleme çalışmaları yapar (Bunların nasıl yapılacağını bu bültenlerde hep birlikte öğreneceğiz.)

 

Uzun vadeli yatırım yaparken kullanacağımız kriterlerin başında “şirketin gelecekteki performansı” kriteri olacaktır…”

 

Evet, Yaşar Erdinç Hoca yıllar öncesinden ülkemizde Uzun Vadeli Yatırım üzerine bizlere çok güzel bilgiler vermiş. Yaklaşık 4 yıldır kendimin de uyguladığı yatırım stratejilerini bültenlerinde ilerleyen günlerde detaylıca açıklamış.

 

Okumalara devam edecek ve kendime çıkardığım notları da burada belki başkaları da faydalanır diye paylaşacağım.

Sağlıcakla kalın!



Önemli bir hatırlatma: “Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan ve hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan içerik, yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.”

Daha yeni Daha eski